Ankara

Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Kılıç: "İsrail’in işgal hattını genişletmesini derin kaygılarla izliyoruz"

YENİDEN REFAH PARTİSİ GENEL BAŞKANI YARDIMCISI SUAT KILIÇ, "PARÇALANAN SURİYE'Yİ LOKMALAR HALİNDE YUTMAYA ÇALIŞAN BİR İSRAİL SALDIRGANLIĞI VE YAYILMACILIĞIYLA KARŞI KARŞIYAYIZ. BİLİYORUZ Kİ İSRAİL LAFTAN ANLAMAZ, GÜÇTEN ANLAR" DEDİ.

Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Suat Kılıç, "İsrail’in işgal hattını genişletmesini derin kaygılarla izliyoruz. Suriye limanları, hava üssüleri İsrail tarafından arka arkaya bombalanırken kimseden çıt çıkmıyor. Bu mu özgür Suriye?" dedi.

Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Suat Kılıç, partisinin MYK toplantısının ardından gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Türkiye’nin bir numaralı gündem maddesinin Suriye’de yaşanan gelişmeler olduğunu belirten Kılıç, “Suriye sahnesindeki tüm aktörlerin aynı anda ve ansızın perde gerisine çekilmesi hayra alamet mi, değil mi? İsrail’in işgal hattını genişletmesini derin kaygılarla izliyoruz. Suriye limanları, hava üssüleri İsrail tarafından arka arkaya bombalanırken kimseden çıt çıkmıyor. Bu mu özgür Suriye? Bu mudur Suriyelilerin kurtuluşu? Bir bela gitti İsrail belası mı geliyor Suriye’nin başına” ifadelerini kullandı.

"Türkiye’nin bölgede aktif olmasından gurur duyarız"

MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın Suriye temaslarını olumlu değerlendirdiklerini ifade eden Kılıç, “Bölgedeki süreçlerde Türkiye’nin bölgede aktif ve etkin olmasından tabii ki gurur duyarız. Endişemiz Türkiye’ye verilen sözlerin tutulmaması, Suriye’nin parçalanması ve Suriye halkının İsrail saldırganlığı karşısında savunmasız bırakılmasıdır. Umarız her şey hükümet çevrelerinin seslendirdiği gibi güllük gülistanlıktır, Türkiye’nin ve Suriye’nin hayrınadır. Umarız Suriye halkının topraklarını ve egemenlik haklarını korumak dışında bir sinsi plan yoktur” diye konuştu.

"İsrail laftan anlamaz, güçten anlar"

Kılıç, “Görünen köy kılavuz istemez. Parçalanan Suriye’yi lokmalar halinde yutmaya çalışan bir İsrail saldırganlığı ve yayılmacılığıyla karşı karşıyayız. Biliyoruz ki İsrail laftan anlamaz, güçten anlar” ifadesini kullandı.

"Dışişleri Bakanlığımızı tebrik ediyoruz"

Etiyopya ve Somali arasındaki deniz yetki alanlarında yaşanan egemenlik anlaşmazlığının Türkiye öncülüğünde çözüme kavuşmasını memnuniyetle karşıladıklarını aktaran Kılıç, şunları kaydetti:

“Ankara sürecine öncülük eden Cumhurbaşkanımız şahsında Dışişleri Bakanlığımızı tebrik ediyoruz. Bu adımın İslam dünyasında sorunları kökünden çözüme kavuşturacak olan D-8 projesinin canlandırılmasına da vesile olmasını diliyoruz. D-8 projesine bizzat Cumhurbaşkanı’nın sahip çıkmasını, zaman yitirmeksizin Prof. Dr. Necmettin Erbakan hatırası olan D-8’in İslam dünyasındaki köklü sorunların kalıcı olarak çözüme kavuşturulmasına yönelik olarak Cumhurbaşkanı tarafından sahiplenilmesini ivedilikle bekliyoruz.”

"Sorun evlenmemek değil, evlenememek"

Kılıç, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Cumhurbaşkanı, gençlerin geç evlenmesinden veya hiç evlenmemesinden yakınıyor. Aslında sorun evlenmemek değil, evlenememek. Nedenleri hakkında yanında ve yakınında olanlar kendisine bir şeyler söylemiyorsa biz söyleyelim. Bir aylık asgari ücret karşılığı kiralık daire bulmak neredeyse imkansız. Düğün yapmak, eşyaları tamamlamak bu maaşlarla mümkün değil. Ayrıca seçim zamanı verilen evlilik kredisi sözü de birkaç pilot il dışında maalesef tutulmuş değil. Üstelik bir buçuk yıl önce verilen 150 bin lira sözüne de bir güncelleme yapılmış değil. Rakam da enflasyona rağmen hala 150 bin lira bandında kalmış durumda.”

"Bir yıldan kısa süren evliliğe bir ömür boyu nafaka olur mu"

Binlerce erkeğin şikayet ettiği süresiz nafaka konusuna da değinen Kılıç, “Bir yıldan kısa süren evliliğe bir ömür boyu nafaka olur mu? Bu riski hangi genç, hangi çalışan, hangi asgari ücretli göze alabilir? Nafaka ödeme riski, gençleri evlilikten yıldıracak kadar göz korkutan bir mesele haline gelmiş durumda. Gençler evlenemiyor diye yakınanlar, gençler niye evlenemiyor diye de baksınlar bir zahmet. Sorunlara odaklansınlar, gençlere kulak versinler” şeklinde konuştu.

Kılıç, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Ekonomide 2024’ün 2023’ten iyi olmasını beklerken maalesef 2025’in 2024’ten de kötü olacağı gerçeği ile karşı karşıya bulunuyoruz. Kredi borcu olan kişi sayısı 41,4 milyona ulaşmış durumda. Kişi başına düşen kredi borcu miktarıysa 88 bin 155 lira. Bireysel kredi borçları da gösteriyor ki vatandaş aylık kazancıyla geçinemiyor. Borcu borçla çeviriyor. Bu borç batağından çıkış mümkün müdür? Her geçen gün tablo daha da kötüye giderken kredi kartı borçlusu, kredi borçlusu sayısı ve hane kredi borcu artmaktayken Hazine ve Maliye Bakanı hala gözümüzün içine baka baka Türkiye’de işlerin iyiye gideceğini, ekonominin düzelmekte olduğunu, sürecin toparlandığını söyleyebilecek midir?”

"Çalışanları enflasyona ezdirmesinler diye umutla gözlerinin içine bakıyoruz"

Kendilerinin asgari ücret beklentisinin 35 bin lira olduğunu söyleyen Kılıç, “Hiç olmazsa çalışanları enflasyona ezdirmesinler diye umutla gözlerinin içine bakıyoruz. Elektriğe zam, doğal gaza zam, suya zam, gıda fiyatları kontrolden çıkmış, konut kiraları aldı başını gidiyor. Bu şartlar altında asgari ücret ne olacak ki insanlarımız rahat nefes alacak bekliyoruz. Hükümet yetkililerinin gözünün içine bakıyoruz” dedi.

"Kurumların alacaklarını tahsil etmesinden rahatsızlık duymayız"

“CHP’li İstanbul, Adana, Ankara, İzmir, Mersin Büyükşehir ve Şişli Belediyesi’nin SGK prim borçları sebebiyle mevduat hesaplarına ve belediye şirket hesaplarına bloke koyulmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusu üzerine Kılıç, şunları söyledi:

"Kurumların alacaklarını tahsil etmesinden rahatsızlık duymayız. 31 Mart 2024 tarihinde yapılan genel seçime kadar SGK neredeydi? Bu borçların önemli bir kısmı iktidar partili belediyelerden kalan borçlar. SGK’ya borç biriktiren, borç satan belediyeler büyük ölçüde iktidar partisine mensup belediyeler. Devletimizi yönetenlerin tüm bireylere olduğu gibi tüm kurumlara ve tüm belediyelere aynı hukukla, aynı adalet penceresinden ve hakkaniyetli bir mercekten bakmalarını tavsiye ediyoruz. Aksi takdirde Türkiye hızla adaletten uzaklaşır yaşanabilir bir ülke olmaktan çıkar.”