Türkiye’de sezaryen oranlarındaki yüksekliğin önüne geçilmesi amacıyla birçok çalışma yapılırken uzmanlar da uyarıyor. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Tuğçe Hayret Öztürk, “Normal doğum önerdiğimiz bir süreçtir, sezaryeni sonuçta büyük ameliyatlar sınıfına sokuyoruz. OECD ülkeleri arasında sezaryen oranının en yüksek olduğu ülkelerden bir tanesi ülkemiz. Genelde bu kadar yüksek oranlarla çok karşılaşmıyoruz. Bir şey takıntı haline getirildiği zaman aldığımız sonuçlar çok doğru olmayabiliyor”

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) sezaryen oranının yüzde 10-15 düzeylerinde olmasını ‘kabul edilebilir’ bulurken Türkiye’de sezaryen oranlarının yüksekliği dikkat çekiyor. Sağlık İstatistikleri Yıllığı 2023 Haber Bülteni’ndeki verilerde hastanede gerçekleşen doğumların canlı doğumlar içindeki oranı yüzde 97,5, sezaryenin canlı doğumlar içindeki oranı yüzde 61,5, ve primer sezaryenin(annenin ilk sezaryen doğumu) canlı doğumlar içindeki oranı 32,4 olarak yer aldı. Uzmanlar ise sıklıkla gebenin sağlık durumunun uygunluğu halinde normal doğumun tercih edilmesi gerektiğini sezaryenin bir ameliyat olduğuna dikkat çekerek uyarılarda bulunuyor. Esenyurt Necmi Kadıoğlu Devlet Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Uzm. Dr. Tuğçe Hayret Öztürk de gebelik planlaması, takip, tarama testleri ile doğum süreçlerine ilişkin bilgi verdi.

“Normal doğum önerdiğimiz bir süreçtir”

İdrar problemleri yaşayanlara ‘Mesane pili’ seçeneği: “Türkiye’nin her tarafından hasta geliyor” İdrar problemleri yaşayanlara ‘Mesane pili’ seçeneği: “Türkiye’nin her tarafından hasta geliyor”

Gebelik öncesinin de hamilelik süreçlerinde önemli olduğunu söyleyen Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Tuğçe Hayret Öztürk, “Doğum, planlamadan doğuma kadar giden süreçte yaptığımız çeşitli kontroller, tarama testleri ve sonucunda anne ve bebeği kucak kucağa evine gönderdiğimiz, güzel sonuçlanmasını umut ettiğimiz bir süreç. Doğum sürecini belirlemekte bütün bunların katkıları oluyor. Annenin sağlık durumu, daha önce geçirmiş olduğu ameliyatlar, hastalıklar olabilir gebeliği komplike eden bebeğin eşinin yani plesantanın önde olması, bebeğin kalp atışıyla ilgili herhangi bir sıkıntı, anne veya bebeğin sağlığını tehlikeye atabilecek acil olarak müdahale etmek gereken durumlar oluştuğunda sezaryenle sonuçlandırdığımız, onun dışında her şeyin yolunda gittiği durumlarda da normal doğum önerdiğimiz bir süreçtir. Vajinal olarak doğabilecek bir bebeğin normal doğumla aramıza katılmasını istiyoruz. Vajinal doğumlarda annenin bir an önce ayağa kalkabilmesi, daha hızlı, hayata katılması, bebeğine daha hızlı bakması gibi bir takım ekstra güzel özellikleri var. Sezaryen sonuçta büyük ameliyatlar sınıfına soktuğumuz bir batın ameliyatı. Sezaryen oranı Dünya Sağlık Örgütü’nün önerilerine göre yüzde 15-16’lar civarında, endikasyonlar dahilinde yapıldığı zamanlarda da bunun üzerine çok çıkmasını beklemiyoruz. Sezaryen uygulamasını gerektiren az sayıda endikasyon için bu kadar yüksek oranlar çok fazla beklemiyoruz. Hastaneden hastaneye değişmekle beraber yüzde 60’lar bazı hastanelerde yüzde 75-80’lere varan sezaryen oranı mevcut, bunu çok fazla istemiyoruz. Gereklilik halinde sezaryen mutlaka yapılmalı ama gereksiz durumlarda da bunun bir cerrahi olduğunu kendine ait riskler oluşturabildiğini ve annenin hayatıyla alakalı ilerleyen durumlarda da sorun oluşturabildiğini biliyoruz. Sezaryen sonrası vajinal doğum uygulamaları yapılabiliyor, sezaryene bağlı kesilerde yırtılmalar gözlemlenebiliyor” dedi.

“Genelde bu kadar yüksek oranlarla çok karşılaşmıyoruz”

Gebelik sürecinde takibin önemine dikkat çeken Uzm. Dr. Öztürk, “Annenin sağlık durumu gebeliğe elveriyor mu, önceden yapılması gerek, gebelikle alakalı herhangi bir risk oluşturabilecek durum var mı önceden tespit edip mümkünse müdahalesini yapıp o durumu toparlayıp akabinde gebelik planlanmasını öneriyoruz. Takiplerini ve tarama testlerini düzenli olarak yaptırmasını öneriyoruz. 2’li,3’lü tarama ve detaylı ultrason başta olmak üzere bir takım tarama testleri yapıyoruz. Bunlar bize bir risk, bir oran veriyor. Doğum uzun bir süreç, gebenin kendini neyin beklediğini bilerek bu sürece girmesi kendisi açısından da daha faydalı. Hastanelerde artık gebe okulları var. Eğitimler veriliyor, gebelik süreci, tarama testleri, çeşitli takipleri vs. acil durumları anlattıkları, doğum süreciyle ilgili bilgilendirildikleri, nefes egzersizleri dahil olmak üzere doğumu kolaylaştıracak egzersizler yapabildikleri gebe okulları var. ABD, bazı Avrupa ülkeleri gibi doğumun daha kanıksandığı ülkelerde normal doğum oranları çok daha yüksek. Son zamanlarda OECD (Ekonomik İş birliği ve Kalkınma Örgütü) ülkeleri arasında sezaryen oranının en yüksek olduğu ülkelerden bir tanesi ülkemiz. Genelde bu kadar yüksek oranlarla çok karşılaşmıyoruz. Mutlaka hekimleriyle temas ve takip halinde olarak bu süreci yürütmeleri gerekiyor. Bir şey takıntı haline getirildiği zaman aldığımız sonuçlar çok doğru olmayabiliyor" şeklinde konuştu.

Öte yandan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu ile hekimler, ebeler ve anne adaylarının katılımıyla geçtiğimiz günlerde tanıtımı yapılan Normal Doğum Eylem Planı anne ve bebek sağlığını korumaya yönelik çalışmalar çerçevesinde hayata geçirilmişti. Plan çerçevesindeki çalışmalar ile tıbben gerekli olmayan sezaryen oranlarının azaltılması ve normal doğumun özendirilmesi amaçlanıyor.

Kaynak: iha